Konuk Yazar:HÜRRÝYET ÖZER ÖNDER

 

ATATÜRK, SANAT VE SANATÇILAR

Türkçe sözlükte, Sanat; “Bir duygunun, tasarýnýn ya da güzelliðin anlatýmýnda kullanýlan yöntemlerin tümü ya da bu anlatým sonucunda ortaya çýkan üstün yaratýcýlýktýr. Yaratýcýlýk, insaný diðer varlýklardan ayýran özelliklerden biridir” þeklinde; Sanatçý ise: güzel sanatlarýn herhangi bir dalýnda yaratýcýlýðý olan, yapýt veren kimsedir” þeklinde tanýmlanmýþtýr.

Atatürk ise sanatý; "Sanat güzelliðin ifadesidir. Bu anlatým sözle olursa þiir, ezgi ile olursa müzik, resim ile olursa ressamlýk, oyma ile olursa heykeltýraþlýk, bina ile olursa mimarlýk olur”,þeklinde; sanatçýyý ise; “ Sanatçý, toplumda uzun çalýþma ve uðraþlardan sonra alnýnda ýþýðý ilk hisseden insandýr.” þeklinde tanýmlamýþtýr.

Bu tanýmlardan sonra, Atatürk’ün sanat ve sanatçýya verdiði önemi, onun kendi söylem ve eylemleri ile çalýþma arkadaþlarýnýn anýlarýndan anlamaya çalýþalým.

 

Atatürk, çocukluðundan itibaren sanata ilgi duymuþ ve sanatýn bazý dallarýyla çok yakýndan ilgilenmiþtir. Gençliðinde þiir ve edebiyata ilgili duymuþ, Manastýr askeri lisesinde yerli ve yabancý birçok þair ve yazarýn kitaplarýný okumuþ, bu okuma sevgisi yaþamý boyu devam etmiþtir. Okumakla kalmamýþ kitaplarda yazmýþtýr. Bunlardan bazýlarý;

v 1914’de Sofya’da askeri ateþe iken yazdýðý, “ Subay ve Komutan ile Söyleþi

 

v TBMM de “15-20 Ekim 1927 tarihleri arasýnda, 36,5 saatte okuduðu ve belgeler dýþýnda, 900 sayfa olan ve ilk olarak Kültür Bakanlýðýnca yayýnlanan, “Söylev”

v 1929-1930 ders yýlý Musiki muallim mektebinde Yurt Bilgisi ve Tarih dersi veren Afet Ýnan’ýn okuttuðu ders kitabýný yeterli görmemesi üzerine, yazdýðý, “Yurttaþlýk Bilgileri

 

v 13 Kasým 1937 Sivas Lisesini ziyarette girilen sýnýfta öðrencinin açýlarýn Arapça adlarýný söylemekte zorluk çekmesi ve yanlýþlýklar yapmasý üzerine yazdýðý; “Geometri”

Atatürk, Sofya'da askerî ataþe olarak görevli bulunduðu dönemde, Klâsik müzik konserlerine ve operalara giderek bu müzik türlerini tanýma fýrsatý bulmuþtur. Cumhuriyetin ilânýndan sonra, ülkemizde bu müzik türlerinin sevilmesini ve kültürümüzde yer almasýný saðlamak amacýyla yapýlan çalýþmalara önderlik etmiþtir.

Ayrýca, þarký ve türkü dinlemekten hoþlanan Atatürk, okunan þarkýlara bazen eþlik etmiþ, oynanan halk oyunlarýna katýlmýþtýr.

Birçok ressamla tanýþmýþ, onlarla yakýn dostluklar kurmuþtur. Ýbrahim Çallý defalarca sofrasýnda bulunmuþtur. Çok beðendiði, ressam Ýbrahim Çallý “Türk milletinin gönlündeki Mustafa Kemal’in portresini yapmama izin verir misiniz paþam?” diye sorduðunda, Atatürk; “Mademki gönüllerde yaþayan Mustafa Kemal’i çizmek istiyorsun, benim modelliðime ihtiyaç yok”, diye yanýt verir. Çallý tarafýndan bir portresi yapýlýr ama kendisinin model olup olmadýðý kesin olarak belli deðildir.



En sevdiði resmini Mihri Müþfik Haným yapmýþtýr. O zamanki hükümet tarafýndan yabancý bir ressama portresi sipariþ edilir. Gazi, bu ressama bir süre model olmuþtur. Portrenin, kimi davetlilerce kendisine tam benzemediði belirtilir. Atatürk, bu görüþler karþýsýnda, “ Olabilir fakat inanýr mýsýnýz bu portre bir aralýk bana son derece benzemiþti. Fakat üstat durmasýný bilmedi. Sanatkârlar, kumandanlar gibi zamanýnda durmasýný bilmelidirler. Aksi halde, ulaþtýklarý baþarý zirvesinden iniþ baþlar” der.

1924’te, okullara resim ve müzik dersleri konmaya baþlanmýþ, Avrupa’ya sanatçýlar gönderilmiþ, dönenler Müstakil Ressamlar ve Heykeltýraþlar Birliði’ni kurarak, modern resmin temelini atmýþlardýr. 1930’larda amacý, sanat alanýndaki çalýþmalarýn geliþtirilmesini saðlamak olan; Ar Genel Direktörlüðü kurulmuþ ve AR dergisinin çýkartýlmasýna baþlanmýþtýr. Ankara ve Ýstanbul baþta olmak üzere çeþitli kentlerde sergiler düzenlenmeye baþlanmýþtýr.

 

1933’de “D Grubu kurulmuþtur. Ayný yýl Yurt Gezileri düzenlenir. Yapýlan resimler, Ulus’ta Eski Maarif Vekâleti binasýnda “Türk Ýnkýlâp Sergisi” adý altýnda sergilenir. Açýlýþý bizzat kendi yapar. Saatlerce sergide kalýr. Tüm resimleri dikkatle inceler.

Türkiye’de, ilk resim galerisini 20 Eylül 1937 de Atatürk açmýþtýr. Galerinin açýlýþý sýrasýnda sanatçýlara þöyle seslenir. “ Türkün eli iþler, gözü güzeli görür, hissî heyecanda olursa, o yalnýz kendi milletine deðil, cihan kültürüne de örnekler ve þaheserler verecek kudretler gösterecektir.” Atatürk, güzel sanatlarýn hem Türk kültürü ve hem de dünya uygarlýðý içinde ne denli önemli bir iþlev göreceðini bu söylemiyle açýklamýþtýr.

Cumhuriyet’in kurulduðu yýl, 1923′de Bursa’da yaptýðý bir konuþmada, Atatürk, heykelin sanatla olan iliþkisini su þekilde açýklamýþtýr. “ Bir ulus ki resim yapmaz, bir ulus ki heykel yapmaz, fennin gerektirdiði þeyleri yapmaz, itiraf etmeli o ulusun ilerleme yolunda yeri yoktur. Hâlbuki ulusumuz, gerçek araçlarýyla ve ileri olmaya layýktýr ve olacaktýr”. Ayrýca, yabancý heykeltýraþlar da çaðrýlýr, yarýþmalar düzenlenir, cadde ve meydanlara heykeller dikilir.

Atatürk, Ankara’ya daha çaðdaþ bir görünüm vermek için, Alman þehirci Jansen’i getirtmiþtir. Onun zamanýnda yapýlmýþ binalarýn güzelliði ve mimarî eserlerin korunmasý, mimariye verdiði önemi göstermektedir.

 

1933 yýlýndan sonra, resim-iþ, müzik, tiyatro, opera ve bale eðitimi veren okullar açýlmýþtýr. Bu okullara Avrupa’dan tanýnmýþ öðretim üyeleri getirilmiþtir.

 

Atatürk, sinema ile ilgili görüþlerini þu þekilde açýklamýþtýr; “Sinema, dünyanýn en uzak köþelerinde oturan insanlarýn birbirlerini tanýmalarýný, sevmelerini temin edecektir. Sinema, insanlar arasýndaki görüþ ve düþünüþ farklarýný silecek; insanlýk idealinin tahakkukuna en büyük yardýmý yapacaktýr. Sinemaya layýk olduðu önemi vermeliyiz.”

 

Atatürk, sanatýn önemini 1923 de þu sözleri ile belirtmiþtir; “Bir milleti yaþatmak için birtakým temeller lazýmdýr ve bilirsiniz ki, bu temellerin en önemlilerinden biri sanattýr. Bir millet sanattan ve sanatkârdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Böyle bir millet bir ayaðý topal, bir kolu çolak, sakat ve hasta bir kimse gibidir. Hatta kastettiðim manayý bu söz de ifadeye yeterli deðildir. Sanatsýz kalan bir milletin hayat damarlarýndan biri kopmuþ olur… Bir millet sanata önem vermedikçe büyük bir felakete mahkûmdur. Birçok unsurlar o felaketin derecesini fark etmez. Fark ettiði gün de ne kadar müthiþ bir etkinlikle çalýþmak gerektiðini tahmin edemez.”

 

Sanat ve sanatçýnýn tanýmý ile sanatýn çeþitli dallarýyla ilgili Atatürk’ün söylem ve eylemlerini kýsaca açýkladýktan sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün sanata iliþkin bazý özlü sözleri ile bitirelim yazýmýzý.

Ø Efendiler, herkes mebus olabilir, baþvekil olabilir ve hatta reisicumhur olabilir ama sanatkâr olamaz, sanatkâr el öpmez, eli öpülür. (1930)

 

 

Ø Bizim hakikî musikimiz Anadolu Halký'nda iþitilebilir. ( 1930 )

 

 

Ø Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milleti'nin tarihi bir özelliði de güzel sanatlarý sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalýþkanlýðýný, doðuþtan gelen zekâsýný, ilme baðlýlýðýný, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlý olarak ve her türlü vasýta ve önlemlerle besleyerek geliþtirmek milli idealimizdir.( 1933 )

 

 

 

Hürriyet ÖZER ÖNDER

 

Emekli Resim-Ýþ Öðretmeni

4088 kiþi tarafýndan okundu