PEYNÝR, EKMEK VE KÝTAP |
![]() |
![]() |
PEYNÝR, EKMEK VE KÝTAP
Okuyanlar bilir. Bazý kitaplarý elinize alýp okumaya baþladýðýnýzda sanki aydýnlýk bir odadaymýþsýnýz gibi hissedersiniz kendinizi. Kitabýn kalan sayfalarýna bakarsýnýz, azalmýþ ise üzülürsünüz. Bitmesin istersiniz. Bazen de bir kitabý sonuna kadar okuduðunuz halde, harcadýðýnýz zamanýnýza yanarsýnýz.
Bu duygularýn hepsini ben de yaþýyordum. Bu yüzden her kitabý okumaya baþladýðýmda belirsizliðe, dayanan bir heyecan duyuyordum.
Kütüphaneden aldýðým iki kitap vardý baþucumda. Birisine bir gün önce baþlamýþ ve sonuna yaklaþmýþtým. Kaldýðým yerden devam ederek onu bitirdim.
Diðerini aldým. 1946 Milli Eðitim Basýmevi yazýyordu ilk sayfasýnda, aradan yýllar geçmiþ olduðu halde, hiç okunmamýþtý, çünkü sayfa aralarý ayrýlmamýþtý. Kalktým ayýraçlarýn en yenisini seçerek sayfalarý ayýrdým. Okunmaya hazýr hale gelmiþti. Artýk baþlayabilirdim.
Bir tiyatro eseri olan bu kitabýn baþlangýç bölümündeki diyalogu iki üç kez okuduðum halde, ya ilgimi çekmedi ya da kavrayamamýþ olsam gerek, ikinci þahsýn sözlerine bile geçemedim. Elime aldýðým kitabý okumadan býraktýðým ender olduðu halde, nedense, bu kitaptan beklediðim hazzý alamamýþtým. Kitabý okumaktan vazgeçip, okunmuþ ve kütüphaneye geri götüreceðim kitaplarý koyduðum dolaba bu kitabý da koydum.
Kültür Bakanlýðý yayýnlarýndan aldýðým ve baþucumdaki çekmecede sýrasýný bekleyen kitaplardan en üstte bulunaný aldým okumaya baþladým. Eðitimle ilgili anýlarýn anlatýldýðý bu kitabýn ortalarýna doðru gelmiþtim. Açtýðým sayfada “ Ýnönü’nün Kývancý” baþlýklý bir aný vardý, anýda:
Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü bir okulu ziyaretinde, bir öðrencinin yanýna sokularak torbasýndaki azýðý görmek istemiþ, öðrenci torbasýný açmýþ, içinden peynir, ekmek ve bir de kitap çýkmýþ, bu kitap, Sophokles’in Antigone’siymiþ. Bunun üzerine Ýnönü’ nün yüzü ýþýmýþ ve çevresindekilere;
“Gördünüz mü? peynir, ekmeðin yanýnda kitap. Köylümüz, kentlimiz, erimiz, generalimiz kumanyasýna ne zaman kitabý da ekleyecek duruma gelirse, o gün Türkiye gerçekten kurtulmuþ demektir. Topraklarýmýzý bilgiyle deðerlendirmenin, bilinçle savunur duruma gelmenin baþka yolu yoktur.” demiþ.
Zamanýn Cumhurbaþkanýný mutlu kýlan bu olayda adý geçen kitap, benim yaklaþýk birkaç saat önce sayfalarýný özenle ayýrdýðým ve okumaktan vazgeçtiðim kitaptý. Hemen kalktým, kitabý yerinden aldým. Kitaba dikkatli bir þekilde baktým:
“Evrende her nesne ve oluþumun bir nedeni ve iþlevi var. Bu kitap da okunmak ve insanlýða yararlý olmak için var edilmiþti. Varoluþ ereðini yerine getirebilmek için yýllarca kütüphanede beklemiþ, yýllar sonra kendisine bir el uzanmýþtý. Var oluþundaki ilk talihsizliðini yenmiþ, sayfalarý özenle ayrýlmýþtý. Okuyucusu ile tam buluþacaktý ki, yazgýsý ona yine oyun oynamýþ, aralarýna girerek onlarý ayýrmýþtý.
Ama o kararlýydý, okunmayý istiyordu ve bunun gerçekleþmesi için bütün evrenin kendisiyle iþbirliði yapacaðýna inanýyordu. Yazgýsýný deðiþtirmeyi yeniden deneyecekti. Okuyucusu ile mutlaka buluþacaktý. Bir arkadaþýnýn sayfa aralarýna konuk olabileceðini, yine okuyucusunun karþýsýna çýkabileceðini düþündü ve dediðini de yaptý”
Bu kez kararlýydým, ne olursa olsun kitabý okuyacaktým. Okumaya baþladým ve bitirdim. Her kitaptan bir sonuç çýkarmaya, toplum sorunlarýnýn çözümüne ve insanlýða yararlý bir þeyler öðrenmeye çalýþýr, okurken önemli bulduðum söz ve düþünceleri baþucumdaki not defterime yazardým. Yine öyle yaptým. Kitap bittiðinde deftere þunlarý yazmýþtým:
Ben dünya’ya kin deðil, sevgi paylaþmaya geldim.
Tabiatýn bize verdiði akýl; felaket karþýsýnda dayanmaz, kaçýp gider.
Kötü þeyler iyi gibi görünüyorsa, o zaman bilin ki; felaketin gelmesine pek az zaman kaldý demektir.
Söyleyeceðini, diline kazanç düþüncesi hâkim olmadan söyle. |
Resim Galerisi |
Video Galeri |